EgitimTube.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

EgitimTube.Net


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
yakan531
Moderatör
Moderatör
yakan531


Zodyak Yay Mesaj Sayısı : 207
çin astrolojisi Domuz
Kayıt tarihi : 16/11/09
Yaş : 28
celebimutfak.com

Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü) Empty
MesajKonu: Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü)   Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü) Icon_minitimeSalı Şub. 16, 2010 8:04 pm

Nihayet
cehennemin en alt tabakasına varmışlardı. Cehennemim homurtusu ve
öfkesi buradan daha net hissediliyordu. Neredeyse zincirlerini kırarak
avına saldırmaya hazır aslanın homurtusu gibi sesi duyuluyordu. Onların
gelmesini beklemeden kendisi onların üzerine atılarak karşılaşmayı
beklemedikleri azabın pençelerine almak istiyor gibiydi.
Ahmet bu bölümde kimlerin olduğunu merak ediyordu. Ancak merakı uzun sürmedi. Çünkü bunun kapısında da iki ayet yazılıydı;
“Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.” (Nisa/145)
“Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele!” (Nisa/138)
Ne
büyük bir müjde! Kendilerini gelecekte bekleyen ve şimdi tam
karşılarında duran bir ateş muştusu veriliyordu. Dünyada itibar ve
prestij elde etmek için sergiledikleri karaktersiz eylemleri burada
kendilerine can yakıcı bir azap olarak dönmüştü. Sahip olduklarını
düşündükleri ayrıcalık burada kendilerine gerçek bir ayrıcalık
sağlamıştı. Cehennemin en alt tabakasında olma imtiyazına ulaşmışlardı.
Allah’ı ve inananları aldattıklarını düşündükleri dünya başlarına
yıkılmış hatta daha fazlası başları ayaklarına düşmüştü.
Kapı
açıldı. Sözün bittiği yerdi. Ateş kızıllığı geçmiş hararetinden
simsiyah kesilmişti. Münafıklar zebanilerin ellerindeki zincirlere
bağlanmış bir şekilde diz üstü çökmüş, ateşin üzerlerine hücumunu korku
dolu gözlerle seyrediyorlardı. Kimisi zincirlerden kurtulmaya çalışmak
için sağa sola çırpınıyorlardı. Ama nafile bir uğraş, beyhude bir
çırpınıştı. Çünkü zincirlerden kurtulsalar bile kaçacak hiçbir yerleri
yoktu. Bunu düşünecek bir durumda bile değildiler. Her kaçmak
istemelerinde zebanilerin ellerinde zincirlerin yanında bulunan
kırbaçlarla yüz üstü yere kapaklanıyor ve yüzleri iğrenç bir görünüme
bürünüyordu.
Münafıkların
azabı daha ölüm anında başlamıştı. Çünkü onlar sözde iman ettiklerini
söyleyerek inananlar arasında fitne tohumları ekerek onları birbirine
düşürmeye çalışan aşağılık varlıklardı. Bunun yanı sıra hoşlarına giden
şeyler olduğu zaman inandık deyip, beğenmedikleri bir emirle
karşılaştıklarında ise biz inkar ediyoruz diyerek inançtaki
yüzsüzlüklerini de ortaya koyuyorlardı.
“Şüphesiz
ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri,
şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.
Bunun
sebebi; onların, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı
hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir. Oysa Allah, onların
gizlediklerini biliyor. Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak!
Bunun
sebebi, onların Allah'ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve
O'nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların
işlerini boşa çıkarmıştır.
Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?” (Muhammed/25-29)
Yüzleri
ve sırtları azabın izlerini taşıyordu. Morarmış bir beden alevlerin
karanlığında tam belli olmuyordu. Çünkü o ilk azapları gelecekte
karşılaşacakları acının sadece ön hazırlığıydı. Allah’ın hoşnut olduğu
hususlardan nefret edenleri gözlerin görmediği, ruhların tatmadığı
derecede büyük ve acı bir azap bekliyordu.
Münafıklar
Allah’ın lanet ettiği ender canlılardan olarak azapları da şanlarına
layık bir şekilde hazırlanmıştı! Ateş çukurlarının içinden fokurdayan
ateş çığlıkları yükseliyor ve bu çukurların etrafını zakkum ağacı ve
dari dikenleri süslüyor. Aynı zamanda kapkaranlık ateş lavları şelale
gibi duvarlardan akıyor cehennemi destekliyordu. Bu sırada yukardan
akan kaynar su, kan ve irin içecekleri olarak onlar için hazırlanmıştı.

Zincirler
çekilir yavaş yavaş ve cehennem beklediğine kovuşmanın sıcaklığı
coşkusuyla sarar ikiyüzlü düzenbazları ve sahtekârları. Ateş
kabarcıkları fokurdar yüzleri ve bedenleri kara insanların battığı
yerden. Bir müddet sonra zincirlerin ucunda tekrar görünürler. Ancak
bunların aynı insanlar olduğunu anlamak oldukça zordur. Etleri
kemiklerinden ayrılmış, yüzleri soyulmuş yüzleri tüm iğrençliğiyle
gözler önündeydi. Dişleri ise sanki istihza ediyormuşçasına ileri
çıkmış, dudaklarının bir ayaklarına diğeri başlarının üzerine kadar
gerilmiştir.
Bu
kara lavların beslediği ateşin içinden çıkan münafıklar büyük bir açlık
hissine kapılırlar. Karınlarını doyurmak için yiyecek isterler.
Acıkmışlardır. İşte bu sırada zebaniler zakkum ağacından ve dari
dikenlerinden kopardıkları meyveleri eşsiz lezzetteki yiyecekler olarak
sunarlar. Derileri düşmüş o kocaman açık dudaklarının arasına dari
dikenleri ve zakkum ağacının meyveleri konulur. Kendilerinden yemeleri
istenir. Açlıklarının şiddetinden kendilerine sunulan bu dikenleri
yemeye çalışırlar ancak boğazlarına düğümlenir. Bir türlü aşağıya
gitmez. Bu sefer de onun boğazlarından geçmesi için su isterler. İşte o
sırada kaynar kazanlar ağır ağır döner ve içlerindeki kan, irin ve
kaynar sular akmaya başlar.
Acı,
açlık, susuzluk ve ölümsüz bir dünyada yaşamak zorunda kaldıkları azap
bir ödül olarak kendilerine ikram edilmişti. Çünkü Allah’ın vaadi her
zaman haktır. Mutlaka meydana gelecektir. Kendilerini bu azapla
korkuttuklarında peygamberlerle alay etmiş ve kendi aralarında bunun
olmayacağını konuşmuşlardı. Şimdi hayal meyal şu konuştukları sözler
kulaklarında yankılanıyordu;
“Gizli
konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak
günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice
konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın
selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: “Bu
söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi?”
derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş
yeridir orası!” (Mücadele/
Evet
cezalandırması gerekirdi ve cezalandırdı da. Ama şimdi kurtulmak için
dünyada sahip oldukları tüm servetleri ve imtiyazları vermek
istiyorlardı. Dünyada alay ettikleri müminlerden özür dilemek ve bir
daha böyle aşağılık bir eylemde bulunmayacaklarını söylüyorlardı.
Bağırışlar, çığırışlar cehennemim homurtusunda kayboluyordu.
İşte o sırada yine karanlıkların içinden bir nur aheste aheste yayılıyor ve cehennemin üstünü aydınlatıyordu.
Mütebessim
ve aydınlık yüzleriyle inananlar eşsiz güzellikteki huri eşlerini
kollarına takmış, bal, şarap, süt ve su ırmaklarının arasında yemyeşil
ormanların içinde geziniyorlardı. Dünyanın geçici menfaatine kapılarak
Allah’a isyandan ve iki yüzlülükten kaçınarak samimi bir şekilde itaat
eden bu güzel insanlar şimdi Rablerinin vaat ettiği eşsiz mutluluğu
yaşıyorlardı.
İkiyüzlüler
için bu daha büyük bir acı ve hasretti. Kınayıp durdukları şu zavallı
insanların sahip olduğu nimetler kendilerinden şimdi çok uzaktaydılar.
Onlara acı ve sızlanış içinde kendilerini acındırarak onlardan yardım
isterler. İnananları cennetin ikramlarından istifade etmelerini
sağlayan o apaydınlık nurlarından bir parça isterler.
“Münafık erkekler ve münafık kadınlar, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım,” (Hadid/13) derler. Her
fırsatta yalnız bıraktıkları insanlardan şimdi medet umuyorlardı. Belki
kendilerine bir faydaları dokunur diye onlara ellerini uzatmış hasret
içinde nurlarından bir parça itiyorlardı. İnananlar ise onlara bu nurun
nereden yandığını ve kaynağının neresi olduğunu çok net bir şekilde
belirtirler;
“Arkanıza dönün de bir ışık arayın!” denilir.” (Hadid/13)
Hesap
görülmüştür. Burası ışık aranacak yer değil, dünyada kıvılcımını
çaktıkları nurların aydınlığını yaşadıkları mekândı. Yani nurların
kaynağı dünyadan geliyordu. İmtihan için sunulmuş zaman diliminde
vahyin nurundan uzak duranların burada bir aydınlığı bulması mümkün
değildi. Bu sözlerden sonra önü aydınlık, arkası karanlık olan sur
kapanmaya başlar. Ancak münafıklar son bir sözle şanslarını yeniden
denerler; “Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.
Münafıklar onlara: Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler.” (Hadid/14)
Belki
birliktelik hatırına nurlarından bir nebze olsun verirler diye son
çırpınışlarını yaparlar. İnanalar ise gereken cevabı vermekte
gecikmezler;
“(Müminler
de) derler ki: Evet ama siz kendi başınızı belaya soktunuz; fırsat
beklediniz; şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan
(şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah'ın emri gelip
çattı! Bugün artık ne sizden ne de inkâr edenlerden bedel kabul edilir,
varacağınız yer ateştir. Size yaraşan odur. Ne kötü bir dönüş yeridir!”
(Hadid/14-15)
Bu
sözlerden sonra nurun aydınlığı kaybolur. İçi rahmet dışı azap olan
surun kapanmasıyla birlikte hakikat bütün çıplaklığıyla
karşılarındadır. Zebaniler, zakkum ağacıyla süslenmiş ateş çukurları,
demir kamçılar, kan, irin ve kaynar sulardan müteşekkil içecek ve daha
hafızamızın alamayacağı ayrıcalıklar kendileri için hazır bir vaziyette
beklemekteydi.
Ateş
girdabı bütün öfkesiyle esiyor ve münafıkları tek tek içine alıyordu.
Ve ateşin sonsuzluk kervanına katılanlardan olarak yeni azap yerlerine
düşüyorlardı. Gözlerin idrak edemeyeceği derece büyük bir azap
münafıklar için kapanan cehennemin kapısı ardındaydı. Ahmet
dışarıya çıktığında derin bir nefes aldı ve “Rabbim bizi ve neslimizi
gazabının tecellisi azabından muhafaza buyur. Bizi ikiyüzlülerin
şerrinden ve onlara benzemekten, hoşumuza giden hususlarda sana itaat
ederken hoşumuza gitmeyen şeylerde senden yüz çevirmekten de muhafaza
buyur ey Hafiz olan Allah’ım” diye dua ederek o kapıdan Malikle
birlikte uzaklaştılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.egitimtube.net
[B.C.A]Mr.UniqUe
Co-Admin
Co-Admin
[B.C.A]Mr.UniqUe


Zodyak Balık Mesaj Sayısı : 113
çin astrolojisi Keçi
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 33

Cüzdan
Seviye Seviye:
Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü) Imgleft0/0Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü) Emptybarbleue  (0/0)
Altın Altın:
Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü) Empty
MesajKonu: Geri: Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü)   Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü) Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 12:03 pm

Paylaşım için saol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://forum.egitimtube.net
 
Kabirde İlk Gece (Münafıkların Ateşteki Yüzü)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kabirde İlk Gece (Satanistlerin Ateşi)
» Kabirde İlk Gece (İnkarcıların Cehenneme)
» Kabirde İlk Gece(Putperestlerin Tanrılarıyla Mücadelesi)
» Kabirde İlk Gece (Zalimler İçin Yaşasın Cehennem)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
EgitimTube.Net :: Genel Kültür :: Dini Bilgiler-
Buraya geçin: