EgitimTube.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

EgitimTube.Net


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
yakan531
Moderatör
Moderatör
yakan531


Zodyak Yay Mesaj Sayısı : 207
çin astrolojisi Domuz
Kayıt tarihi : 16/11/09
Yaş : 28
celebimutfak.com

Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu Empty
MesajKonu: Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu   Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu Icon_minitimeSalı Şub. 16, 2010 8:04 pm

İçim içime sığmıyordu. Heyecandan neredeyse kalbim duracak gibi
hissediyordum. Hoş burada kalbin durması diye bir şey yoktu ama o his
yine de ruhumu yerinden fırlatacak derecede çarpıntıya neden oluyordu.
Özlemini çektiğim, rüyalarımda görmeyi arzuladığım, efemdim, önderim dediğim ve âlemlerin sultanı sevgililer sevgilisini görecektim.
Bundan daha büyük bir mutluluk olur muydu?
Hasretin sona ermesine yaklaştıkça kalp yerinden fırlayacakmış gibi çarpmaya başladı.
Cennetin muhteşem güzellikleri hep geride kaldı.
Yalnızca onun özlemiyle yanan yüreğimin ateşi sardı tüm ruhumu.
Ümmetim
ümmetim diye yalvaran ve onlar için gözyaşı döküp dua eden, günahlarına
üzülen şefkat ve merhamet peygamberinin cenneti kocaman bir ışık
kütlesi olarak uzaktan göründü.
Cennetin en üstüne gelmiştik. Sidretül münteha kapısındaydık.
Ancak aşkın yol bulacağı bir mertebedeydik.
Şartsız sevgilerin, yalnızca Allah diye yürekten teslim olanların ziyaret edebileceği bir mertebeydi.
Gezegenden içeriye süzülürken İsrafil’in o eşsiz sesiyle yankılanan seda gönlümü mest etti;
“İman
edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e
indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini
düzeltmiştir.” Muhammed/2
İman, teslimiyet ve iyi davranışlar sahiplerini Allah katında değerli kılmıştı.
Hz Muhammed’e (as) iman ne büyük bir nimet!
Bir lütfu ilahidir cennet kapılarını ardına kadar açtıran ve kalplerde kötülüklere perde çektiren.
Bu
şekilde tüm menfi duygulardan arınmış bir şekilde Rabbimizin efendimiz
Hazreti Muhammed’e (as) ihsan ettiği kevser havuzunun yanına varmıştık.
Gözlerimi kapadım. Ruhum sanki yerinden fırlayacakmış gibi küçük bir
kuşun kanat çırpışları gibi titriyordu.
Onu görmek ve onun gül yüzüyle şereflenmek ne büyük bir nimet ya Rabbi!
Gözlerimi
yavaşça açtım. Yeşil bir elbisenin içinde kevser havuzunun başında
duran eşsiz yakışıklılıkta ve dinçlikte efendimiz tebessüm ederken
gördüm.
Kendimden geçmiştim.
Rıdvan beni kaldırdı. Aşk yürek
yakıyordu. Gül yüzüne hasret olduğum adına naatlar yazdığım “Bir Gül
Doğdu Yüreğimde” kitabımla onu yad ettiğim güzeller güzeli insan tam
karşımdaydı.
Bütün aşklarda vuslat sevdayı köreltirken bu aşkta yürek pınarı coştukça coşuyordu.
Efendimize bütün özlemimi giderecek şekilde sarıldım kokusunu o misk kokan tenini ta ruhumun en ücra köşelerinde hissettim.
Tebessümü bana en büyük hediyeydi. O gül yüzlü, misk kokulu âlemlere rahmet sultanlar sultanıydı.
Alnımdan,
yüzümden, ellerimden, kollarımdan, ayaklarımdan, başımdan yansıyan
nurları kevser havuzunun suyuna yansımasından gördüm. Bu nurlu halim
efendimizi güldürdü.
Çünkü onun istediği bir Müslüman olmanın ön koşulu olan namazı eda eden bir alametle gelmiştim.
Kevser
havuzu o kadar genişti ki göz büyüklüğünü kavrayamıyordu. Uzunluğu da
hemen hemen genişliğine denkti. Öyle ihtişamlı bir simetrik yapıya
sahipti ki gözler güzelliğinden kendisini alamıyordu.
Ama
efendimizin yüzünden yayılan nurani parıltılara diyecek yoktu. İnsan
ona baktıkça ruhunda tatlı bir meltem eserek yüreği ferahlatıyordu.
Bu
havuzun üstünde martılar gökyüzünün maviliğinde süzülen gelinler gibi
naif bir şekilde uçuşuyorlardı. Kuğular, ördekler havuzun üstünde
yüzüyorlardı.
Hele havuzun üstünde uçan hiç görmediğim bir kuş
vardı. Boynu deve boynuna benziyordu. Bu kuşun eti yenir mi diye
aklımdan geçiriyordum ki o kuşun etinden hazırlanmış bir tepsi et
sunuldu. Bir parça aldığımda müthiş bir ferahlık hissetim.
Efendimizin
izniyle kevser havuzundan bir kase su aldım. Su sütten daha beyazdı.
Bir yudum içtiğimde tadının baldan daha tatlı olduğunu hissettim.
Bir
müddet sonra etraftan milyonlarca insanın kevser havuzuna doğru
geldiğini gördüm. Mahşeri bir kalabalıktı. Gözün alabildiği her yer
insan kaynıyordu. Gördüğüm en kalabalık topluluktu.
Her insanın
alacağı kaseler önceden hazırlanmış kevser havuzunun suyundan
içiyorlardı. Hepsinin yüzlerinde, alınlarında nur parıldıyordu.
Havuzun altı misk kokuluydu. Altın. Yakut ve incilerle süslüydü.
Yine
havuzun etrafında içi boşaltılmış inciden yapılmış köşkler vardı.
Dalları birbirine geçmiş ağaçlar ise ayrı bir güzellikteydi.
Bu
esnada en çok dikkat çeken ağaç ise kökü göklerde dalları aşağılara
doğru sarkmış Tuba ağacıydı. Şehitler, İslam’a hizmette öncülük
edenler, sıddıklar, dürüst tacirler, alimler, abidler, günahlardan
kaçınanlar, peygamberimize bol bol salavat getirerek onu yaşamlarının
rehberi kılanlar hepsi oradaydı.
Efendimiz ümmetinin çokluğunu
gördükçe daha da mütebessim oluyordu. Gül yüzündeki gül kokuları
etrafını ferahlatıyordu. Ümmetinin hayran bakışları arasında kevser
havuzunun başında duruyordu. Saçları hafiften dalgalanıyordu.
Bu
esnada gökyüzünde beyaz bir bulut kümesi göründü. Herkes şaşkın
bakışlarla onu seyrediyordu. Bir müddet sonra bu bulut kümesinin
melekler topluluğu olduğu anlaşıldı. İsa efendimizin cennetinde
gördüğüm Meryem annemiz bembeyaz ipek bir elbise içinde meleklerin
arsındaydı.
Ama melekler onun aydınlığı yanında soluk bir gül gibi kalıyordu.
Bir düğün merasimine şahit oluyorduk.
Dünya
kadınları arasında seçilen ve dünya ahiret kadınlarının en üstünü olan
Meryem annemiz ile iki cihan serverı efendimizin nikâhı kıyılıyordu.
Şarıl şarıl akan nehirlerin, yemyeşil ağaçların arasında kevser havuzunun yanında bu güzel olayı tanık olmak büyük bir nimetti.
Ümmeti Muhammed tekbir ve tesbihlerle bu düğüne eşlik ettiler.
Bir müddet sonra yavaş yavaş her kes kendi cennetine doğru çekildi. Yeni evliler baş başa bırakıldı.
Bu güzel anın hoşnutluğuyla oradan ayrıldık.
Yolculuğumuz sona ermişti.
Tüm
güzellikleri Allah’ın lütfuyla görmüş ve imanda mutmain olmuştum.
Yüreğim bir kuşun hafifliğinde kanat çırpıyordu. Cennet bahçelerinde
oradan oraya uçuyordu.
Kin, nefret, dedikodu, kıskançlık, ihanet,
öfke, cinayet, hırs ve bencilliğin olmadığı bir dünyanın ne denli
yaşanmaya değer olacağını yakinen müşahede ettim.
Bu güzelliğin içinde dudaklarımda bir dua döküldü;
Allah’ım yüreğimdeki menfi duygularımı yenecek bir güç ver!
Biz insanlara Senin sevginle nefretimizi yenecek nefes lütfeyle!
Hırsın ve bencilliğin sürgün edildiği bir ruhla iyiliklere yelken açacak bir inanç rüzgarı estir üzerimizde.
Efendimizin gül yüzünün misk kokusunda bizleri mahrum etme!
Efendimizle
konuşmak isterdim ama ona bakacak gücü bile kendimde zor bulmuştum.
Konuşmayı ve sohbetiyle hasret gidermeyi başka sefere bırakarak oradan
ayrıldık.
Rıdvan’a baktım o da tebessüm ediyordu. Cennetin en güzel
yanlarından birisi de, insanların birbirine hep gülümseyerek bakıp,
sürekli pozitif bir enerji sunmasıydı.
Serüvenin bittiğini
sanıyordum. Nereye gideceğimi doğrusu tam bilmiyordum. Ama mütebessim
Rıdvan kardeşim bu güzel duyguların arasında;
-Ahmet kardeş yolculuk bitti mi?
-Bilmiyorum.
Sanki bitti gibi geliyor. Cennetin en güzel nimetlerini gördüm ve tüm
insanlığın bu nimetlerden istifade etmesi için bir fırsat verilmesini
isterdim. Tekrar insanlara bu güzellikleri tek tek anlatayım isterdim.
-Belki de bu fırsat verilir. Ancak daha cennetin en değerli nimetiyle tanışmadan ayrılmayı istemezsin sanırım?
-Nasıl yani bu yaşadığım güzelliklerden daha büyüğü de mi var?
-Evet
tüm cennet ehline bu nimet büyük bir ikram olarak sunulacaktır.
Herkesin cennetin tüm nimetlerini feda edebileceği derecede bir
güzellik sunulacaktır.
-Bu nedir hadi söyle yoksa meraktan çatlayacağım.
-Acele
etme sabırlı ol. En yüksek cennette tüm cennetliklerin toplanacağı bir
alan var. Hadi bizde oraya giderek o eşsiz anın güzelliğini beraber
yaşayalım.
Yavaşça Cennetül alaya doğru yükseliyorduk. Bu sırada tüm
cennetliklerin hepsinin göğünün açık olduğunu fark ettim. Herkes yavaş
yavaş oraya doğru akın ediyordu.
Bakalım finalimiz nasıl
sonuçlanacaktı. Cennetin finali de Rabbimizin büyüklüğüne denktir diye
düşünerek heyecanımı bastırmaya çalışıp oraya doğru ilerledik.
Bakalım bizi ne bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.egitimtube.net
[B.C.A]Mr.UniqUe
Co-Admin
Co-Admin
[B.C.A]Mr.UniqUe


Zodyak Balık Mesaj Sayısı : 113
çin astrolojisi Keçi
Kayıt tarihi : 06/10/09
Yaş : 33

Cüzdan
Seviye Seviye:
Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu Imgleft0/0Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu Emptybarbleue  (0/0)
Altın Altın:
Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu Empty
MesajKonu: Geri: Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu   Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 12:03 pm

Paylaşım için saol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://forum.egitimtube.net
 
Güllerin Sultanı Hz Muhammed (s.a.s) ve Kevser Havuzu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SON PEYGAMBER HZ.MUHAMMED

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
EgitimTube.Net :: Genel Kültür :: Dini Bilgiler-
Buraya geçin: